Enerjimizi yükseltmekten bahsederken şu örneğin verildiğini belki duymuşsundur: Suyun üzerinde yüzen mantar tıpa. Mantar tıpayı doğal halinde bir su birikintisine bıraktığımızda suyun üzerinde yüzer. Üzerine bir baskı uyguladığımızda ise suya batar. Baskıyı tamamen kaldırdığımızda yeniden suyun üzerinde yüzmeye başlar. Kendi hikayemizin kahramanı olmak da aslında mantar tıpanın suyun üzerinde yüzmesi gibi bizim en doğal halimizdir. Yapılmaması gerekenleri yapmayı bıraktığımızda kendimizi sevdiğimiz bir filmin başrol oyuncusu olarak bulmamız an meselesi olabilir.
İşte kendi hikayemizin kahramanı olmak için yapılmaması gereken üç şey!
Dikkatini Başkalarının Hayatına Vermek
İlham almak, ilham vermek çok güzeldir. Bize yeni fikirler verir, yeni alanlar açar. İlham verici biriyle karşılaştığımızda onun aracılığıyla henüz gerçekleştirmediğimiz bir dolu potansiyelimizi keşfedebiliriz. Birinden ya da bir şeyden ilham aldığımızda bilincimiz ve yaşamımız zenginleşir,
İlham almanın ötesine geçip kendi yaşamımızı özgün bir şekilde yaratmak yerine başkalarının yaşamını izlemeye, tüketmeye başladığımızda ise seyirci konumuna geçeriz. Dikkatimizi dışarı akıtmaya, deneyimlerden kaçmaya ve daha çok kafamızın içinde yaşamaya başlarız. (Dikkatimizin yaratım gücü üzerine okumak istersen burayı tıklayarak Dikkat! En Önemli Şey yazısına gidebilirsin) Bu, alışkanlık haline geldiğinde ise enerjimizi bir hayli düşürebilir.
Kendi hikayemizin kahramanı olma hali ise başkalarından ilham alarak kendi özgün enerjimizi yaydığımız bir haldir.
Adım Atmayı Ertelemek
Kafamızın içinde yaşamaya başladığımızda her şeyi çok fazla analiz etmeye başlayabiliriz. Analiz ettikçe de analiz edecek daha fazla şey çıkar. Öyle mi olsaydı, böyle mi derken adım atmayı bırakabilir ve akışta olmak yerine olduğumuz yerde durabiliriz. Bu noktada zihin aktivitesini yavaşlatmak ve zihin kalp dengesini yeniden kurmak gerekebilir.
Kalbimizden geçen ve bizi yeniden yaşam filmimizin başrolüne oturtacak şeyler aslında bellidir. Ancak zihnimizde yoğun bulutlar dolaştığında bazen çok basit de olsalar bunları fark etmek zorlaşabilir.
Kendi hikayemizin kahramanı olmak, zihin – kalp dengesini kurduğumuz yaşamda kalbimizden geçenleri dinleyip zihnin analizleri ve planları ile onu destekleyip yaratarak ilerlediğimiz bir haldir. (Kalp alanımız üzerine daha fazla okumak istersen buraya tıklayarak Kalp Enerji Merkezi yazısına gidebilirsin)
Elalem Ne Der:) Diye Düşünmek
Yaşadığımız topraklarda bu içimize elalem ne der diye işlemiş olsa da aslında elalem ne der diye düşündüğümüz her şey kendi zihnimizde kendimize karşı olan, kendi deneyimlerimiz sonucunda yarattığımız veya dışarıdan aldığımız yargılarımızdır. Kendi bilinç alanımızda var olmayan hiçbir şeyi bir başkasında fark edemeyiz. Ve başkalarında fark ettiğimizi düşündüğümüz çoğu şey aslında zihnimizin dehlizlerine ittiğimiz yargılarımız ve hislerimizdir.
İstediğimiz bir şeyden başkalarının yargılarından kaçmak için vazgeçtiğimiz zamanlarda dışarıda gerçekten bizi yargılayacak birilerinin olduğunu var sayarız. Bu bazen doğru olabilse de çoğu zaman değildir!
Kendi hikayemizin kahramanı olmak ise bu yargıları gerek kendi içimizde gerek bir başkasından hissettiğimizde bunların sadece yargılar olduğunu ve mutlak bir gerçeği yansıtmadığını fark edip hikayemizi yazıp oynamaya devam ettiğimiz bir haldir.
O zaman,
Kendi hikayenin kahramanı olmanın keyfini çıkarman dileğiyle,
Sevgiler,
Cansu
bir sprituel yaşam koçu olarak boşluktayım kendime kısa sürede gelicem bir aylık kampa soktum kendimi sürekli iletişim alanında dogru frekans olarak kurmaya çalışıyorum