Dilek ve emek bir araya geldiğinde mucizeler yaratır. Bazen ise dileğimiz bir anda hiç umulmadık bir şekilde gerçek olur. Evrenin sihirli saatlerine denk geldiğinden mi, kalp alanımızın yarattığı muazzam çekim gücünden mi yoksa bu tamamen bir tesadüf mü bilinmez.
Evrenin muazzam düzeninde hiçbir şeyin tesadüf olmadığına inanan biri olarak bu sefer maskemi taktım ve ateşin üzerinden üç kere atladım. Çünkü bugün 5 Mayıs, yani kışın bitişini, baharın ve doğanın uyanışını ve sıcak yaz günlerinin gelişini müjdeleyen Hıdırellez!
Hıdırellez Günü
Kökeni ilk çağlara dayanan Hıdırellez; Mezopotamya, Anadolu, Doğu Akdeniz, Balkanlar gibi bir sürü kültürde doğaya çıkarak eğlencelerle, şenliklerle farklı ritüeller ile kutlanır. Bu ritüellerin en önemlilerinden biri ateşten atlamak diğeri de dilek tutmaktır. Rivayete göre yaşam suyunu içerek ölümsüz olan Hızır, Hıdırellez günü Dünya’da dolaşarak insanlara dileklerini gerçekleştirmeleri için yardımcı olur
Ateş ve Kök Çakra
Ateş sembolü birçok kültürde dönüştürücü ve arındırıcı olarak yer alır. Ateş ile temas eden şeyler dönüşür ve artık dönüştükleri bu yeni oluş halinde yanlarına almayacakları şeylerden arınırlar. Mitolojik anka kuşunun yanarak yok olması ve sonra küllerinden doğması da bunu simgeler.
Ateşten atlama ritüelinin özünde aslında doğu bilgeliğinde kök çakra olarak bilinen ve bizim Dünya, doğa, toprak, madde ile olan bağımızı simgeleyen enerji merkezimizi dengelemek olduğu söylenir. Buna göre Hıdırellez günü ateşten atlayan kişi hem sembolik hem de enerjisel olarak doğayla, toprakla olan bağını yeniler ve güçlendirir. Kışı geride bırakmış, yenilenmiştir ve kış boyunca uzak kaldığı doğaya geri dönmeye hazırdır.
Dile Benden Ne Dilersen
Hıdırellez akşamı dilekler bir gül ağacının altına çizilir ya da bir kağıda çizilerek gül ağacına asılır. Sabaha karşı ise toprağa çizildiyse bozulur, kağıda çizildiyse alınıp bir suya atılır.
Ne demiştik?… Dilek ve emek bir araya geldiğinde mucizeler yaratabilir. Bazen ise dileğimiz bir anda hiç umulmadık bir şekilde gerçek olur. Evrenin sihirli saatlerine denk geldiğinden mi, kalp alanımızın yarattığı muazzam çekim gücünden mi yoksa bu tamamen bir tesadüf mü bilinmez.
Kendin olarak var olmanın keyfini çıkarman dileğiyle,
Sevgiler,
Cansu