Meditasyon deyince konuştuğum ve hiç meditasyon yapmamış kişilerin zihninde bazen şöyle bir kare canlanıyor: Yerde minderler, mumlar ve tütsüler yakılmış, insanlar bağdaş kurmuş, ellerini birleştirip belli sesler çıkartarak transa geçiyorlar.
Halbuki meditasyon belirli bir ortamda, belirli şartlar altında, belirli bir kesim insan tarafından yapılan bir şey değildir. Aslında meditasyonu merak ediyor, meditasyona başlamak ve onu günlük yaşamına dahil etmek istiyor ancak zihninde onu tuhaf, ulaşılmaz ya da yaşam tarzına uzak bir yere koyuyorsan bu yazı senin için! Haydi meditasyon hakkındaki gerçekleri birlikte keşfedelim!
Zor ya da karmaşık değildir
Meditasyon yapmak için ihtiyacın olan tek şey sensin. Sadece omurganın dik duruyor olması ve nefes alıyor olman yeterli. Bir iç mekandaysan dik bir şekilde oturabilir ya da uzanabilirsin. Dışarıdaysan ve dikkatini başka bir şeye vermen gerekmiyorsa (mesela karşıdan karşıya geçmiyorsan, araba kullanmıyorsan, yanında ilgilenmen gereken bir çocuk yoksa vb.) yine bir yere oturarak, ayakta dururken ya da yürüyüş esnasında bile meditasyon yapabilirsin.
Düşünceleri durdurmak demek değildir
Meditasyona başlayıp bırakan çoğu insan meditasyon sırasında sürekli bir şeyler düşündüklerinden meditasyon yapamadıklarına karar verip bırakıyorlar. Aslında meditasyon sırasında olması gereken tam da budur. Meditasyonu, zihnimizden geçen düşünceleri ya da bedenimizdeki hisleri yok etmek için değil onlara bir gözlemci konumundan bakabilmek için yaparız. Bu, öz farkındalığımızı artırır, zihnimizin nasıl işlediğinin bilincine varırız. Böylece yaşam yolculuğunu otomatik pilotta geçirmek yerine tepkilerimizi, kim olduğumuzu seçebilir ve kendimize sevdiğimiz bir yaşam yaratmak için harekete geçebiliriz.
Meditasyon boyunca yapman gereken tek şey aslında beliren düşünceleri ya da hisleri yargılamadan, etiketlemeden, iyi ya da kötü diye ayırmadan gözlemlemektir. Böylece onların farkına varıp orada olmalarına ve geçip gitmelerine izin veririz.
Eğer düşüncelerini iyi ya da kötü diye ayırdığını ya da bir düşünceye takılıp meditasyondan koptuğunu fark edersen eyvah bunu yapmamalıydım deyip paniğe kapılmak yerine bunu da fark et, var olmasına ve geçip gitmesine izin ver. Meditasyona devam et. İşte bu kadar!
Mistik bir deneyim değildir
Mistik ya da gizemli. Meditasyona böyle bir hava veren şeyin onunla özdeşleştirilen mumlar ve tütsülerden çok bize beyin dalgaları arasında geçiş yapabilme olanağı sunması olduğunu düşünüyorum. Ancak günümüzde beyin dalgaları artık pek de gizemli değiller. (Hangi beyin dalgasında nasıl bir hal deneyimlediğimizi kısaca öğrenmek istersen burayı tıklayarak Sabahlar Olsun! yazısına bir göz atabilirsin.)
Meditasyon yapmak, parasempatik sinir sistemini uyararak beyin dalganı betadan alfaya çekip stres seviyeni, dikkat dağınıklığını azaltabilir, enerjini yükseltebilir ve andan daha fazla keyif almana yardımcı olabilir.
Artık bilim de işin içinde
Son yıllarda meditasyonun farklı farklı türleri üzerinde yapılan binlerce araştırma var ve hepsi de düzenli meditasyon yapmanın yaşam kalitemizi çoğu yönde arttırma konusunda mükemmel bir araç olduğu üzerinde hem fikir.
Mesela meditasyon yapmanın benim yukarıda bahsettiklerim dışındaki farklı farklı faydalarından iki tanesi de kalp hastalığı riskini azaltmak ve yaratıcılığı arttırmak. İnternette yapacağın küçük bir araştırma ile bu çalışmalara ve sonuçlarına hemen ulaşabilirsin.
Kendin olarak var olmanın keyfini çıkarman dileğiyle,
Sevgiler,
Cansu
Yaşamsuyu Bülten’e katılmak için tıkla!